“YILMAZ” BOLUSPOR

Selam ve Dua ile merhabalar,

Geçen haftaki yazımızdaki senaryomuz, “Yılmaz Özen hoca” faktörünü unutmamızla yalan oldu.

Önce Manissapor karşısında “Sıfır forvetle” alınan ve “Dimitrov’un muhteşem frikiğiyle” gelen üç puan, ardından Pazar günü “Penaltıdan gelen” üç puan, yok olmaya yüz tutan “Umutlarımızı yeşertti.”

Maça ve yaşananlara gelirsek;

Seyircinin maç başı takımı tribüne çağırması, takımın gitmemesi, Kaptan Alp’e “Gidelim mi?” diye soran Emre ve İsmail Haktan’a eliyle durun demesi,

“Atacan’a gelen her topta” seyircinin bir kısmının ıslıklaması,

Alp’in maçın sonundaki şutu dışında varlık gösterememesi, aldığı her topta izleyenlerde “Acaba gene kaptırır mı?” heyecanı oluşturması,

İsmail Haktan’ın maç boyunca etkisizliği,

Penaltıyı gole çeviren İskender’in hemen ardından “Sakatlık sebebiyle” oyundan alınması, “Ya sakat sakat penaltıyı atamasaydı?” düşüncesinin afakanları,

“Penaltı gol olunca” düşmüş rakibin yabancı forvetinin kendini yerden yere atma üzüntüsünün “Acaba teşvik mi aldı?” sorularını ardından getirmesi,

Devre arası takıma katılan “Adem Alkaşi’nin oynadığı oyunun, mücadelesinin onda birini takım halinde oynasaydık, bugün bu hallerde olur muyduk?” ikilemi,

Takımımız 1-0 galipken seyircinin tam “Matematiksel olarak düşmüş” ekibin baskısında en ihtiyacımız varken, tezahüratlarını bırakıp, “Basının niye hatırını sormasını?” anlayabilmek,

İşte böyle bir atmosferde “Biraz olsun nefes almamızı sağlayan”, kafasında “Boluspor’u bitirmiş” oyuncuları yeniden motive eden, izlemesi zevkli olmasa da “Haddimizi bilerek” puana gitmemizi sağlayan, ligden düşsek bile, gönüllerimizde “Düşüren hoca” olarak anılmayacak kişiye;

“YILMAZ hocamıza, Yılmaz Özen’e sonsuz teşekkürlerimle!”

Baki selam ile…

Yazarın Diğer Yazıları